2 Gece Konaklamalı Batı Karadeniz Turu ( Samsun Çıkışlı )

SAMSUN–BOLU

ABANT GÖLÜ – YEDİGÖLLER MİLLİ PARKI

Değerli misafirlerimiz, Sabah varışımız ile birlikte kahvaltımızı alıyoruz (Ekstra). Daha sonra Abant Gölü’ne doğru yola çıkıyoruz. Göl kıyısında yürüyüş yapabilir, dileyenler misafirlerimiz fayton veya atla gezinti yapabilirler. Abant Gölü gezimizin ardından Batı Karadeniz bölgesinin başka bir doğal cenneti olan Yedigöller’e doğru yola çıkıyoruz. Burada minibüslerimize binerek Eksta Yedigöller Milli Parkı içeriye girdiğimiz andan itibaren sizi kendisine âşık edecektir. Havza, kayan kütlelerinin oluşturduğu, Sazlı Göl, İnce Göl, Küçük Göl, Derin Göl, Büyük Göl, Kuru Göl ve Serin Göl olmak üzere yedi adet gölden oluşmuştur. Yedigöller gezimiz sonrası Safranbolu’ ya geçiyoruz. Konaklama ve akşam yemeği otelimizde.

SAFRANBOLU – KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİ – DEMİRCİLER ÇARŞISI

Sabah kahvaltı sonrası 3000 yıl önce oluşan sarkıt ve dikitleri ile sizleri kendisine hayran bırakacak olan Bulak Mağarası'nı geziyoruz. Mağarasının içerisinde yapacağımız kısa yürüyüşün ardından Safranbolu’yu ve UNESCO tarafından dünya miras listesine alınan eski çarşı içerisindeki tarihi yapıları gezmeye başlıyoruz. Üç seyir terasından biri olan, eskiden Namazgâh olarak kullanılan Hıdırlık Tepesi’ nden Türk ve Rum mahallelerinin panoramik seyri sonrasında rehberimizin anlattığı yerleri gezmeye başlıyoruz. Kaz Dağlıoğlu Meydanı’na geliyor ve Karabaş Zade Hüseyin Efendi tarafından yaptırılan günümüzde aktif olarak kullanılan Cinci Hoca Hamamını dışarıdan görüp Köprülü Mehmet Paşa Camii’ne geliyoruz. Avlusunda bulunan Güneş Saati hakkında ve Osmanlı Devleti’nin önemli bir dönemini kapsayan Köprülüler Dönemi hakkında bilgi aldıktan sonra Yemeniciler Arastasından geçerek Anadolu’nun unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından Yemenicilik hakkında bilgi alıyoruz. Demirciler Çarşısından geçerken, bu zor mesleği biraz daha yakından tanıyıp Akçasu Kanyonu’nu fotoğrafladıktan sonra, hikâyesiyle hepinizi şaşırtacak olan İstanbul` da bulunan Nur-u Osmaniye Camii’nin adeta bir küçüğü olan İzzet Mehmet Paşa Camii’ni gezip, Cinci Hoca Hanı’nı dışarıdan görüyoruz. Meşhur Safranbolu lokumlarından tadıp alışveriş yapabileceğimiz serbest zamanın ardından Amasra’ ya doğru hareket ediyoruz. Çam, Meşe ve söğüt ağaçlarının yola eğilerek sanki bir tünel oluşturduğu yollardan geçerek Amasra’ya varıyoruz. Fatih Sultan Mehmet` in "Lala, Lala Çeşm-i Cihan (Dünya’nın Göz Bebeği) dedikleri bu m’ ola?" sözleri ile ün kazanan Amasra’ya ulaşıyoruz. Öğle yemeğimizde Amasra’nın meşhur salatasıyla birlikte sezonuna göre taze balıklarını tatma fırsatı bulacağımız serbest zamanın ardından Cenevizliler döneminden kalan Amasra Kalesi, Bizans döneminden kalan kiliseden çevrilme Fatih Cami, Kale Mescidi, Boztepe(panoramik), Kemere Köprüsü, Çekiciler Çarşısı (Ağaç işleri), gezilerinden sonra Safranbolu’ya hareket ediyoruz. Konaklama ve akşam yemeği otelimizde.

HORMA KANYONU – VALLA KANYONU – SAMSUN –TRABZON – RİZE

Sabah Kahvaltısını otelimizde yaptıktan sonra Daday – Pınarbaşı üzerinden kanyonlar diyarı Kastamonu ve Küre Dağları'nı keşfe çıkıyoruz. Pınarbaşı ilçesi geçiyor ve aracımızdan inerek Horma Kanyonu’na varıyoruz. 4 km’lik ahşap yürüyüş parkurunda doğa ile iç içe yürüyüşümüze başlıyoruz. Kaynağını Ilıca Şelalesi'nden alan Zara Çayı’nın binlerce yıldır aşındırdığı kayalarda bıraktığı izlerle büyüleniyor ve Küre Dağları’nda olmanın ayrıcalığını yaşıyoruz. Kanyondaki yürüyüşümüz sonrası aracımıza biniyor ve Ilıca Şelalesi’ ne doğru yol alıyoruz. Kısa bir yürüyüş mesafesiyle ulaşacağımız şelale ve çevresinde öğle yemeği alabileceğiniz serbest zamanda 14 m. yüksekten dökülen ve oluşturduğu dev kazanındaki suyun dinlendirici görüntüsüyle geçireceğimiz zaman sonrası Küre Dağları gezimize kaldığımız yerden devam ediyor ve bu kez ülkemizin en derin, dünyanın ikinci derin kanyonu olan Valla’ ya yol alıyoruz. Profesyonel bir ekiple, iki günde geçilebilen kanyonu görebilmek için, dağlar arasındaki muazzam bir yolculukla Muratbaşı Köyü’nde aracımızdan iniyor ve ormanlık alandaki yürüyüşle Seyir Terası’na varıyoruz. Devrekâni Çayı’nın özgürlüğünü ararcasına yüzyıllardır aşındırıp bıçak gibi keserek ikiye ayırdığı vadide derinlik 800 – 1200 m. aralığında değişmektedir ve uzunluğu 12 km dir. Doğanın bu muazzam ve hırçın güzelliğinde geçireceğimiz unutulmaz anlar ve çekeceğimiz fotoğraflar sonrası dönüş yolcuğuna başlıyoruz. Siz değerli misafirlerimizi aldığımız noktalara bırakarak bir sonraki gezilerimizde buluşmak dileğiyle sizlerle vedalaşıyoruz.